ya$anMı$ a$k hiKayeLeri:(

Konu: ya$anMı$ a$k hiKayeLeri:( Paz Ocak 27, 2008 4:32 pm

OPERAYI ÇOK SEVEN DAYAKÇI DOKTOR

Yine milattan önce 2000 li yıllar.. Bu defaki aşkımızn kahramanları bir doktor ve eşi. Herkesin örnek aldığı ve örnek gösterdiği doktor’un aşk üçgenini ve uyguladığı şiddeti şaşırarak ve kınayarak okuyacaksınız. Hemen baştan belirtekim bu doktorumuz şuan artık Uşak’ta yaşamıyor..
Özellikle bayan okurlarımızın dikkate almalarını tavsiye ederim. Çünkü etrafımızda şık giyimli, herkesle çok nazik ve kibar konuşan, son model arabalara binen, kariyer sahibi erkeklere özenmesinler. Neden mi? Çünkü Allah’tan başka kimse kusursuz değildir. İşte hikayemizin kahramanı doktor beyimiz de, böyle bayanların imrenerek baktığı, hatta keşke böyle bir kocam olsa dediği cinsten biri. Tıp fakültesini bitirip, dalında uzman olmuş, o sırada çıktığı kızla evlenmiş sonra biraz para kazanıp biti kanlanınca lüks bir daire, son model arabalar, parayı ve kadınları keşfetmesi, sonrasında ise, karısını beğenmeme.. Kadıncazın her yaptığına bahaneler uydurup tatsızlık çıkarma. Yani kendini bir şey zannedip, çokta saygın bir meslek sahibi olan karısını kendine yakıştıramama ve derken ufaktan ufaktan karısını hırpalamalar. Hatta zamanla olayın boyutunu artırıp, şiddet diyebileceğimiz eylemlere başlıyor. Ama kadın statüsü gereği bundan utanıyor ve hiç kimseye birşey söyleyemiyor. Öyle ya şiddet, zayıf kadınların maruz kaldığı ve genelde eğitimsiz kırsal kesimde rastlanılan bir şey olduğu için bu durumdan hep utanır kimselere doktor eşinin kendisini dövdüğünü söyleyemez, katlanır gider. Ha bu arada doktor beyimizin birde zevki var ki Pek rastlanır cinsten değil, ne olduğunu söyleyelim hemen. Opera dinlemek. Hatta zaman zaman hiç üşenmeden İzmir’e, İstanbul’a sırf opera dinlemek için gittiği bile oluyormuş Veeeee sıraaaa, tabii ki cinsel doyumsuzlukta. Haftanın yedi gününü güzellere bölüp, pazartesi akşamları sarışınlar, Salı akşamları esmerler, çarşambalar kumrallar falan derken, gel zaman git zaman kendi çalıştığı hastanede çalışan, kızıl saçlı bir hatuna tutuluyor. Ve gerçekten fırtınalı diyebileceğimiz bir aşk yaşamaya başlıyorlar öyle bir fırtına ki, bu fırtına hemşire hanımımızı nişanlısından bile ayırıyor. Doktor beyle hemşire hanım ciddi planlar yaparlarken arada bir doktor beyin evinde buluşmayı da ihmal etmiyorlar. Yine böyle doktor beyin evinde buluştukları bir gün hemşire hanımın cep telefonu çalar, arayan arkadaşıyla görüşür ve şu anda çok meşgulüm sana sonra dönerim deyip kapatır. Ama telefonunu çantasına koymak yerine kanepede unutur. Doktor beyle ateşli dakikalarını yaşadıktan sonra bile hatırlamaz, giyinip çıkar. Hastanedeki nöbetine gider: Daha sonra arkadaşını aramak için çantasına bakar. Telefonu göremeyince, en son nerde konuştuğunu hatırlayıp doktor beyi aramak yerine kendi telefonunu arar. Bu arama sonunda telefona en bakmaması gereken kişi bakar, kim bilin bakalım? Evvettt doktor beyin hanımı ve telefonu açtığında direkt şu sözleri duyar: “Aşkım telefonumu orda unutmuşum hastaneye gelirken getiriver” Doktorumuzun hanımı hiç sesini çıkarmadan kapatır telefonu ve hıçkıra hıçkıra ağlar. Ağlama sesini duyan doktor bey gelip ne olduğunu sorar
Oda “sevgilin telefonunu burada unutmuşta sana onu haber veriyor” der. Bu durum ortaya çıkınca doktor bey çok sinirlenir ve çok kuvvetli bir tokat atar kadına. Oda dayanamayıp yüksek sesle ağlayınca doktor beyimiz gider bir opera CD sini takar sesini de sonuna kadar açıp, karısına, sana hesap mı vereceğim deyip şiddet uygular. O gün CD de çalan operanın sesini bütün komşular duyar ama doktor bey çok zevksiz deyip espri yapıp sadece gülerler. İçerde ise neler olduğunu kimse bilmez. Çünkü bir doktorun şiddet uygulayabileceğine kimse ihtimal vermez. Aldığımız duyumlara göre bu bu evlilik hala devam ediyor. Toplumumuzda buna benzer olaylar sık sık yaşandığı halde kadınlar şiddet gördüklerini söylemeye utanıyorlar. Mevkileri tahsilleri ne olursa olsun.. Hani derler ya okumuşsun ama adam olamamışsın diye işte öyle bir şey…